Başkanın Kaleminden

 

Başkanın Kaleminden

BAŞKANIN KALEMİNDEN
                 

     Merhaba.

     Yeni web sayfamız ve yenilenen içeriğimizle şimdi daha etkin bir web sayfamız olacak.

     Özellikle, üyelerimizin, özel üye şifresi alarak girecekleri, üyelerimize özel alanlarda, önemli duyuru ve paylaşımlarımız olacak.

     Gündemimiz çok yoğun.

     Suriye kaosu, 15 Temmuz sürecinin getirdiği yıpranmalar, ABD ve AB'nin hem Feto, hem de PKK'yı kucaklaması, ABD / PYD ortaklığında sınırlarımızda yürütülen aleni operasyonlar, Katar krizi vs. derken, şimdi de, nur topu gibi IKBY krizimiz oldu. IKBY, adım adım, tüm bölge devletlerinin geleceğini riske atacak, derin adımlar atarken, destekçisi görünürde sadece İsrail. Çünkü, bu gelişmeler sadece, İsrail in ekmeğine yağ sürüyor. Zaten konuyu deşince de, çok uzun yıllardır, İsrail Mossad'ı ile Barzani şürekâsının saman altından yürüttüğü gizli ortaklık ve projeler, ayan beyan deşifre oluyor. Deşifre derken, bunu anlamak için de alim olmaya, hele hele istihbaratçı falan olmaya hiç gerek yok. Bu işler, artık o kadar umarsız, o kadar aleni, göstere göstere yapılıyor ki, ben dahil bir çoğumuz, " bu kadar da olmaz" diyoruz. Tabi ki bu işlerin, ABD'nın bilgisi ve onayı hatta planlaması dışında olduğunu düşünmek bile aşırı saflığa kaçacağı için, değinmiyorum bile.

     Nato müttefiklerimizin hepsi, hem Feto, hem PKK savunucusu olmuş görünüyor. ABD, zaten doğrudan adım adım bütün bu işlerin içinde görünüyor. Basın'da her gün yeni bir, ABD 'nin dost kazığı, haberlerini izliyor ve nerdeyse artık yadırgamıyoruz bile. ABD, ısrarla Feto' yu, Pensilvanya'da koruyor, besliyor, kolluyor, toz kondurtmuyor. ABD'nin Büyükelçilik' de, konsolosluklarda yaşananlar, görüşmeler, delilleri ile, saat be saat, an be an, yargılama dosyalarına giriyor, tınmıyor. Binlerce dosya gidiyor, tınmıyor. YPG' terör örgütü için, yapma, Bölge'de, terör, bir başka terör örgütü ile giderilmez deniliyor, tınmıyor. Türkiye gibi, güvenilir bir müttefiki bırakmış, YPG gibi, bir terör organizasyonuna, binlerce tır silah ve mühimmat yığıyor.

     Tabii ki, ben uluslararası bir siyasi analizci değilim. Ancak, eskiden olduğundan çok çok farklı olarak, her şey o kadar aleni ve açık açık yapılıyor ki, bırakın beni, sokaktaki 80 milyon dahi yaşananların farkında. ABD'nın, Almanya liderliğinde AB'nın, hatta Fransa'nın bölge taşeronu İsrail ve onun alt taşeronları YPG/ PYD, IKBY hatta ve hatta DAEŞ' in ne olduğunu, dünya ekseriyeti ve mazlum ve sessiz çoğunluk görüyor, biliyor ve izliyor. Biliyoruz ve farkındayız ki, Bölgede kartlar yeniden karılıyor. Birileri, bir masalar kuruyor, aymaz yöneticilerin yönetimindeki bazı komşu ülkeleri parçalıyor, oradan minik şehir devletleri yaratmaya çalışıyor, bölüyor ve oralarda haritalar saygısızca yeniden çiziliyor. Emperyalist ayak kiri, Sykes/Picot un, modern ve daha organize versiyonu, bölge ülkelerine dayatılıyor. Tarihsel açıdan, çok ama çok önemli bir süreç yaşanıyor. Kadim topraklar, masa üstünde el değiştirmeye zorlanıyor. Halkların, insanların, bölge huzurunun hiçbir önemi yok bunlar için Binlerce kilometre öteye, çocukların, bebeklerin, kadınların çığlıkları ulaşmıyor, ulaşamıyor. Dolayısı bizim gibi canı yanıp, dertlenenlerin aksine, hala bile, İsviçre'de, Almanya'da, Fransa'da, Amerika'da, Avusturya'da, Kanada'da, oldukça rahat görünüyorlar. Masumların gözyaşı, onların konforlu yaşamlarına sermaye olmaya devam ediyor. Ama, tarih, bu rahatlığı nasıl değerlendirecek, izleyeceğiz.

     Konunun bizi ilgilendiren yönüne gelelim.

     Biz Türkiye'yiz.

     Hem kendimiz, hem de umutlarını bize bağlayanlar için, güçlü olmak, dik durmak ve doğru bir gelecek vaadetmek zorundayız. Güçlü olmak, ekonomik olarak güçlü olmak kadar, dışa bağımlı olmayan savunma sanayiinden geçiyor. Bunun ne anlama geldiğini son 80 yıldır bizzat yaşıyoruz. Amerikan malı, Alman üretimi, Fransa menşeli, İngiltere üretimli, İsrail etiketli, Avusturya tasarımlı vs vs .silah da, savunma sanayi ürünleri de, mecbur olmadıkça istemiyoruz. İstemiyoruz ki, zaten mecbur olunca da, ihtiyacımız olunca da, paramızla dahi onlar vermiyor. Ya da tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Dostlarımız ya!!! Artık, yerseniz. Bu gülünç ve acınası tablo, ancak ve ancak, Türk savunma sanayinin çok daha güçlü bir şekilde, etkili ve caydırıcı teknolojik donanımları ile modernize olmasına, sadece küçük bir sebep, güçlü de bir motivasyon teşkil etmeli.

     Farkındaysanız, bu gün, savunma sanayimiz, çok özel bir yükseliş trendi yakaladı. Savunma sanayi, yerli ve millîlik hedeflerimiz doğrultusunda, gerçekten hiç olmadığı kadar iyi yönetiliyor. Hükümet tarafı, hatta zaman zaman da muhalefet, gereken siyasi desteği verirken, ayrılan kaynaklar, çok doğru projelerde kullanılmaya başlandı. Savunma sanayi üst yönetimi, şin özüne inen, sürdürülebilir çözüm arayışları, ilgili her kesimin motivasyonunu maksimuma çıkardı. Savunma sanayinin, proje bazlı işlerde, ürün odaklı olmaktan ziyade, temel teknolojilerde derinleşmeyi teşvik eden bir strateji izlemesi sanayicinin konuya yaklaşımlarını son derece pozitif etkiledi. Ayrıca, endüstrinin tabana yani sivil sektördeki gelişmiş teknik yeteneklere sahip olan ve kurumsal altyapısını oturtmuş firmalara yaydırılması eğilimi, meyvelerini vermeye başladı ve bu her gün, daha da pozitif bir yönde gelişmektedir.

     Yerlilik ve millilik şuuru, sanayiciye aşılandı ve çok şükür, bu aşı tuttu.

     Artık, bence tek sorun, iyi bir planlama stratejisi.

     Bu günün yanında, gelecek için, şüphesiz, önümüzdeki 5, 10, 20, 50 hatta 100 yılı kapsayan, bir dönüşüme, bir stratejiyi planlamaya ihtiyacımız var.

     Dedelerimizin, maalesef atladığını, bizim ıskalama şansımız sıfırdır.

     Şimdi, taşın altına hepimizin, elimizi koyma zamanı.

     Bunun içinde, sanayici ve ana kurumlar arasında sıkı ve güçlü, işlevsel köprülere ihtiyaç var. Bu köprüler ise, ihtisas kümeleri. İhtisas kümelerine, başta SASAD olmak üzere, Hukd, Ossa, Esac, Saha İstanbul, Tüdep Hasun, Tssk, Hufb, Btso' ya bu aşamada büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Varlık'da rekabet anlayışı yerine, ülkemize hizmet de rekabet anlayışı içerisinde, sahip olunan endüstriyel yetenekleri ve gücü, en iyi şekilde savunma sanayi projelerine kanalize edebilmek, bu konuda, üyelerinin gelişimine katkı sağlamak, sorumluluk anlayışımızın bir parçası olmalı.

     TÜDEP HASUN, bu iş ve güç birliği anlayışıyla, kümelere, küme üyesi firmalarımıza, ana yüklenicilere ve sektörün yöneticilerine çok özel bir katkı sağlamaya başladı. Eylül Ekim 2017 İtibari ile "HASUN TÜRKİYE" dergisi yayın hayatına başladı. Havacılık, Savunma, Uzay ve Nükleer Güç Santralleri sektörlerine yönelik yerli ve milli endüstrilerin gelişmesine katkı sağlayacak, çok özel bir çalışma. Hem kümelerimizin, hem üyelerinin tanıtımları, küme faaliyetlerinin duyurulması, uygun bulunanların paylaşılması gibi konuların yanı sıra, sektör için de bir bilgi kaynağı olacak ve veri tabanı oluşmasına katkı sağlayacak bir süreli yayın. Şimdilik 2 ayda bir yayınlanacak ama yakında, ayda bir, üstelik 60 ülkeye gönderilecek şekilde de İngilizce basılacak.

     İlk sayımızda, Savunma Sanayi'nin en önemli tepe yöneticisi olarak SSM Müsteşarımız Prof. Dr. İsmail Demir'in son derece bilgilendirici ve biz Savunma Sanayicileri açısından bir çok konuya açıklık kazandırıcı, oldukça değerli, geniş bir röportajı var. Ayrıca Aselsan Genel Müdürü Dr. Faik Eken, Havelsan Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay'ın, Türk Havacılık sanayinin yaşayan duayenlerinden THY Teknik ve TAI Başdanışmanı Halil Tokel'in, İşbir'den Genel Müdür Burhan Özgür'ün, Aspilsan Genel Müdürü Ferhat Özsoy'un, STM'nın ve diğer pek çok değerli ismin ve kurumun yazıları var. Zor ve ciddi yorucu bir sürecin ardından sizler için hazırladık. Beğeneceğinizi umuyorum.

     Bir diğer önemli konu, birçoğunuzun yakından bilgisi olduğu gibi, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve İstanbul'un Trakya ile birleştiği sınırlarda yer alan 3000 e yakın sanayi işletmesinden, hedef sektörlere uygun bulunan 500'e yakınını bizzat birebir ziyaret ederek, bir ön analiz programını tamamladık. Bunu da, ayrıca raporlayarak, makama teslim ettik. SSM bilgisi ve desteğinde, Trakya Kalkınma Ajansı, BST İl Teşkilatları, üniversitelerimiz işbirliğinde gerçekleştirdiğimiz bu önemli saha envanter çalışması, bir ön hazırlık olarak, bize mükemmel sonuçlar verdi. Şimdi bunu, hem doğru firmaları, doğru ürün ve projelerde odaklayabilmek, hem de kurumsal altyapılarını geliştirmek amacı ile daha derin, bir dikey analiz programını, yine aynı paydaşlarla hayata geçireceğiz. Bundaki amaç, artık önümüzdeki süreçte, hangi firmalarla, hangi projelere yönelik ilerleyebileceğimizi detaylı ve gerçekçi olarak analiz edip raporlayabilmek. Bu da zor ve yorucu, ancak zorunlu olarak yapılması gereken önemli bir iş. Desteklerinizi bekliyorum.

     Biraz da size, bizleri çok heyecanlandıran, neredeyse, kesintisiz, 5 yıldan bu yana emek verdiğimiz ve çok yakında tüm organları ile hayata geçireceğimiz EURASIATECHNOPARK' dan bahsetmek istiyorum.

     Bir TÜDEP Projesi olarak, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının onayı ve bizzat Sayın Bakanımız Dr. Faruk Özlü'nün teşrifleri ile Mart 2017' de temellerini attığımız ve NKUTEK işbirliğinde, Çorlu TGB -2- de İnşa ettiğimiz EURASIATECHNOPARK' ın ilk Bloğu, yaklaşık 7000 m2 kapalı alanı ile tamamlanmak üzere. İkincisini ise Şubat-Mart 2018 gibi inşallah tamamlayacağız. Sonra, durmadan, devam edeceğiz. Ve yine tabii ki, Allah kısmet ederse, 2023'e kadar, yeni eklenecek bina ve donanımlar ile, laboratuvar ve prototip atölyeleri ile sosyal ve yaşamsal alanları tamamlayacağız.

     Türkiye'nin en büyüklerinden ve dünyanın da sayılı büyüklerinden bir tanesi olacak bu Teknopark ile, hedef sektörlerde Ar-Ge ve özgün tasarım altyapısını, girişimcilerimizin İnovasyon damarlarını besleyecek, tam donanımlı bir "Uluslararası Bilim ve Teknoloji Merkezi'"ni ülkemize kazandırmış olacağız. Bu konuda, tüm üyelerimizi, bütün arkadaşlarımızı, burada hızlı bir şekilde yer almaya, görev almaya davet ediyorum. Trakya, hedef sektörlerde, teknolojik dönüşüm ve derinliği, küresel rekabette avantajı, hiç şüphesiz EURASIATECHNOPARK ile çok daha güçlü bir şekilde yakalayacaktır.

     Çok önemli bir dip not olarak, burada, bir inanılmazı başarmaya çok yakın olduğumuzu, ülkemize ve Trakya'ya, kamu kaynakları kullanmadan, gerçekten devasa bir eser kazandırdığımızı vurgulamak ve bu süreçte katkı sağlayan tüm paydaşlarımıza da teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

     Son olarak, TÜDEP ve çatısı altında yer alan HASUN gibi, EURASIATECHNOPARK gibi, SASKOM gibi yapı ve kurumları, önümüzdeki yıllara başarıyla taşıyacağını ve bu süreci en iyi şekilde yöneteceğini, girilen ortamlarda en iyi şekilde TÜDEP ailemizi temsil edeceğini düşündüğüm, yeni yönetim kurulumuz da şekillendi. Devletimizin, ülkemizin birlik ve beraberlik içinde, gelişmesi ve güçlenmesi, sanayicilerimizin de bu sürecin en önemli aktörlerinden birisi olması vizyonu ve misyonu ile birlikte yol arkadaşlığı yaptığımız, son derece güçlü, bu yönetim kurulu ile hedeflerimize kararlılıkla ve başarıyla ilerleyeceğimize inanıyorum.

     Yazımı biraz uzattığımın farkında olarak, sizlerin değerli zamanlarını daha fazla almak istemem.

     Sevgi ve muhabbetle kalınız.

Murat YETİŞGİN
TÜDEP Yön. Krl. Başkanı
EURASIATECHNOPARK Kurucusu ve Ceo